TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

Genel Merkez Basın Bildirisi "expo 2015 Üzerine Değerlendirme"

GENEL MERKEZ
19.03.2008 (Son Güncelleme: 19.03.2008 16:41:23)

İzmir- İnciraltı Turizm Merkezi Expo Fuar Alanı 1/25 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı İşleminin Yürütmesinin Durdurulması Ve İptal Edilmesi İstemli Davaya müdahil olduk.

BASINA VE KAMUOYUNA

19.03.2008

TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi tarafından, İzmir- İnciraltı Turizm Merkezi Expo Fuar Alanı 1/25 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı İşleminin Yürütmesinin Durdurulması Ve İptal Edilmesi İstemli Davaya Müdahil Olduk...

EXPO 2015 GERÇEĞİ ÜZERİNE DEĞERLENDİRME....

EXPO NEDİR?

EXPO 2015 İzmir‘e uzanan sürecin, başlangıcı olan, kapitalist pazar ürünlerinin uluslararası ölçekte sergilenmesi sürecidir ve  1851 yılında Londra‘da düzenlenen, uluslararası ticari özellikli bir sergi ile başlamıştır. Uluslararası kapitalizm, bu sergileri 1928 yılından itibaren kurduğu "Uluslararası Sergiler Bürosu (BIE)" aracılığı ile ticari içeriği olmayan, uluslararası kapitalizmin bilimsel, ekonomik ve sosyal alandaki politikalarını gündeme getirdiği ve geliştirdiği ideolojik  aracını expolara-sergilere dönüştürmüştür.

Bu sergiler altı haftadan kısa, altı aydan uzun olmayan, en az beş yılda bir yapılan büyük sergilerden ve iki büyük sergi arasında bir kez yapılan küçük sergilerden oluşmaktadır. Uluslararası kapitalizmin bu ideolojik aracının, temalarına örnek olarak, 1939 yılında, New York‘ta yapılan serginin teması olan "geleceğin dünyasını yaratmak" ve 2000 yılında Hannover‘de yapılan serginin teması olan "insan-doğa-teknoloji; yeni bir dünya oluşuyor" verilebilir. EXPO 2015, duyurulmaya başladığı günden bu yana İzmir‘in ve İzmirlilerin kurtuluş reçetesi olarak gösterilen bu projelerin başında da İzmir‘i yeniden ve daha çarpık bir yapılaşmaya götürecek olan yeni imar planları geliyor. 103 restoran, 1000 satış noktası, 200 yeni otel...

EXPO-2015 YER SEÇİMİ OLARAK BELİRLENEN İNCİRALTI VE PLAN GERÇEKLERİ...

Mevcut alan üzerinde hali hazırda üç adet farklı plan bulunmaktadır. Bunlardan birincisi İzmir Büyükşehir Kentsel Bölge Nazım Planıdır ve bu planda söz konusu alan tarımsal nitelikli araziler sınıfında yer almaktadır (Ek.1). İkinci plan Çevre ve Orman Bakanlığı‘na ait Manisa, Kütahya İzmir Çevre Düzeni Planıdır ve bu planda da aynı bölge tarım arazisi olarak tanımlanmıştır (Ek.2). Bölgeye ait üçüncü plan ise Kültür ve Turizm Bakanlığı‘na ait plandır. İlginç olan ise belediyenin ve Çevre ve Orman Bakanlığında alınan plan karar mevcut dokunun korunması iken Kültür ve Turizm Bakanlığı‘nın bu planda anılan bölgenin bir bölümünü "Fuar Alanı" olarak tanımlamasıdır. (Ek.3)

Her üç plan arasındaki alan kullanım kararları farklılıkları, bölgenin geleceği hakkında bir karmaşaya neden olmakta, bu bulanık ve karmaşık ortam özellikle EXPO 2015 alanı dışında kalan alanlar için var olan rant hesaplarına fırsat yaratacağı üzerine sürekli uyarılarda bulunan Oda‘mız İzmir Şube Yönetim Kurulu katıldığı her toplantıda, Kent Konseyi kurullarında mesleki ve toplumsal çekincelerimizi dile getirmiştir.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak süreci takip ederken, bu duruma ilk yanıt, karmaşanın giderilmesi amacıyla 10.07.2007 tarihinde TMMOB Şehir Plancıları Odasının, tüm plana itirazda bulunmasıyla başladı.  Yapılan başvuruya 60 günlük yasal süresi içerisinde herhangi bir yanıt verilmedi. Bu süre sonunda anılan planın iptali için yargıya başvurulması zorunluluk haline geldi. 

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası‘nın genel çalışma prensibi olarak ve ülke planlaması bakış açısı değerlendirmelerine göre;

•·        Plan bütün planlama geleneklerine ve tekniğine aykırı olarak hazırlanmış, bilimsel ve teknik içerik ve ciddiyetten uzak olmasının yanında öncelikle yapılması gereken ülkemiz ve kentimiz kaynaklarını akılcı ve kamu yararını esas alarak planlamaktır.

•·        Kentimizin doğal nitelikleri ve ekolojik hassasiyetlerini dikkate alarak, plan kararlarına uygun ve sınırlı bir yapılaşma öngörerek, kamusal kullanım amaçlı bir anlayışla düzenlenmesi temel ilke olmalıdır.

Ancak, tüm İzmirliler tarafından İzmir‘e kazandırılması için çaba harcanan EXPO 2015‘i yoğun yapılaşmayı hedefleyen gizli rant hesaplaşması için manivela olarak kullanmak isteyenlere izin verilmemelidir. Hiç bir kontrol ve denetimden hoşlanmayan, yasalara ve yargı kararlarına zerre saygısı olmayan, kendilerini kentin ve tüm İzmirlilerin tek sahibi gören, hukukun üstünde sayanlar, kapalı kapılar ardında yaptıkları gizli kapaklı kulisleriyle EXPO projesini de rant hesaplarına alet etmeye çalışmaktadır.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası‘nın altında örgütlenen biz peyzaj mimarları;  EXPO 2015 ile ilgili hem; meslek disiplini gereği ülkemiz kamusal kaynaklarının, doğal kültürel değerlerinin "sürdürülübelir kalkınma" değil "sürekliliği korunan yaşam" önceliğinin olmadığını gördüğü süreçte "Daha İyi bir Dünya için Yeni Yollar ve Herkes için Sağlık" temasıyla aday olunan EXPO 2015 için seçilen yerin planlamasının da aynı tema anlayışıyla yapılmasının takipçisi olmak,  kentimizin geleceğinin rant politikaları ile ipotek altına alınmasına izin vermememek adına hem de;  EXPO 2015- İzmir,  yanlış yer seçimini ve beraberinde dayatılmak istenen yanlış plan kararlarını ve hukuk dışı projeleri içermemiş olsaydı bile, bölgenin ve İzmir‘in gelecek planlarında öngörülmeyen yapısı ile kentimizin tüm altyapısına ve ulaşımına yeni yükler getireceği gerçeğinden hareketle (-ki yaşanan  örnekler olan , 1984 New Orleans sergisinin kentin bütçesinin yıkımı ile sonuçlanması, 2000 Hannover sergisinin, ziyaretçi sayısının beklenenin altında kalması gibi) yakın dönem EXPO sonuçları  uluslararası sermayenin bu ideolojik aracının artık zayıflamakta olan etkinliğinin yarattığı ağır yükün açık örneklerinden hareketle toplumsal sorumluluğunu yerine getirmek adına hukuk mücadelesinde yerini almıştır.

Uluslararası sermayenin, bu ideolojik "sergi" aracının, getireceği yüklerin sonuçları bilinmesine rağmen, ülkemize ve kentimize dayatılması, sermayeye karşı özgün planlamadan yana olanları  tarihin önünde sorumlu kılacaktır.

Yaşanan bu süreçte; TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu‘nu anlamakta zorluk çekiyoruz.

İzmir‘in EXPO 2015‘e ev sahipliği yapmayı çok istediğini ifade ederek, marka kent olmayı hedeflediklerini belirten Sn. Kocaoğlu: "Kentin fotoğrafını değiştiriyor, geleceğin marka kentini oluşturuyoruz. Genç Türkiye Cumhuriyeti‘nin 21. yüzyıl hamlesinde çok önemli rol oynayacağına inandığımız İzmir‘in bu değişen fotoğrafında EXPO 2015‘in de olmasını çok istiyoruz. Geleceğin İzmir‘ini yaratma yolunda çalışmalarımız böyle bir önemli organizasyon
sayesinde daha anlamlı olacak ve hız kazanacak." diyor.

Sn Kocaoğlu‘nun, İzmir Nazım Planını ve koruma kararları yok sayılarak yapılaşmaya açılan,  tarımsal alan değerinde ki topraklarımızı ve ekolojik değerlerimizi taşıyan İnciraltı‘nın önemli bir bölümünü Kültür ve Turizm Bakanlığı‘nın yasal olmayan plan değişikliğine destek veren, sürecin ortaya çıkarabileceği olumsuz siyasal ve toplumsal sonuçları ve  kamu yararını gözetmeyen açıklamaları da düşündürücüdür.  

Aydınlanmacı bir geçmişi olduğunu düşündüğümüz  Sn Kocaoğlu‘nun  ülke kaynaklarının sermayeye sunulmasına ortak olunacak bir projeye daha dikkatli  yaklaşması gerektiğini, emanet aldığı İzmir kent yönetiminin daha sorumlu yaklaşımları hak ettiğini de  önemle hatırlatmak isteriz.

Biz biliyoruz ki;  İnciraltı‘nın yakın çevresinin yapılaşmaya açılması girişimlerinde bulunulması ve kentin ulaşım kararlarında olmadığı halde, EXPO 2015 İzmir için, İnciraltı ile Tuzla arasında tüp geçit projesinin gündeme getirilmesi, bu kampanyanın inşaat rantına dönük özünü açık olarak ortaya koymaktır. Duyarlı bilim, hukuk ve toplum çevrelerince yıllardır korunan, İnciraltı bölgesini ve Tuzla Kuş Cenneti bölgesini bu yolla yapılaşmaya açarak, bu bölgelere yeni Mavişehir felaketlerini taşımak isteyen rant çevreleri, yakın zamanda da EXPO 2015 İzmir ile ilişkilendirerek, Tuzla Kuş Cenneti bölgesine Nazım Plan kararlarına, planlama ilkelerine ve hukuka aykırı olarak liman projelerini dayatacaklardır.

Yine, EXPO 2015 İzmir‘in ihtiyacı olan yol, otel, iş merkezi yatırımları aldatmacası ile yasadışı kordon otoyolu ya da tüp geçidi gündeme getirilecek; kaçak katları için yıkım kararı çıkan yasadışı Ege Palas oteli, koruma kurulu aracılığı ile ya da özel yasalar ile yasallaştırılmaya çalışılacak; kentimizin kamu arazisini işgal eden yasadışı dünya ticaret merkezine inşaat ruhsatı verilmeye çalışılacaktır. İl özel idaresine ait Balçova termal alanının, aynı gerekçelerle yüksek katlı yapılaşmaya açılması dayatılırken; yasadışı kültür park, yeraltı otoparkı ve Gümrük Pier, yasallaştırılmaya çalışılan diğer parçalar olacaklardır.

İzmir EXPO‘nun temasının "Daha İyi bir Dünya için Yeni Yollar ve Herkes için Sağlık"olarak açıklanmasına rağmen bilimsel camiadan hiç ses gelmemesi ve BIE‘den yapılan yorumlarda İzmir‘in dönüşümü vurgulandığı kadar, bilimsel katkıya bir göndermenin yapılmaması da değerlendirilmesi gereken bir durumdur.

Bu güne kadar sağlıklı kentleşme, ekonomik ve sosyal düzeninin oluşmasına izin vermeyen ve bu alanlardaki kararlarda etkili olan çevreler, EXPO 2015 İzmir yoluyla,  İzmir‘e önceki dönemlerde neden oldukları gibi, için kentimize yeni hastalıklar taşınmasını umursamamaktadırlar. Kentsel biyosfer alanları üzerinde ki kayıplar, kent ve çevresindeki ekolojik eşiklerin korunması ile ilgili endişeleri olmayanlar, küresel ısınmanın en etkin yönteminin yeşil alan miktarının arttırılması, tarımsal alanlardan hiç ödün verilmemesi ve sulak alanların korunması olduğunu bilipte bilmemezlikten gelenlere İzmir‘in aslında EXPO ‘dan önce  yeşil alanlarının azlığı, sosyal ve kültürel alanlarının yetersizliği, spor alanlarının eskiliği ve yoğun konut ve nüfus bölgelerinin çokluğu ile sağlıksız olan kentimizin, gelecekteki nüfusunun iki katına kadar karşılayacak bir plana ihtiyacı olduğu gerçeğini bir kez hatırlatmak gerekiyor.

HABİTAT,  UNİVERSİADE VE FORMULA...

Ülkemize ve kentimize, içeriğinin dışında bir kentsel dönüşüm olanağı olarak sunulan ve bir kampanya ile dayatılan EXPO 2015 İzmir de, bundan önceki benzer kampanyalara da konu olan, Habitat, Universiade ve Formula gibi kendi amaçlarının dışında olanaklar yaratmayan, yeni bir aldatıcı gündem olduğunu düşünüyoruz.

Büyük reklâmlarla ve bize kazandıracakları ile ilgili söylemlerde bulunanlara ve kamuoyuna hatırlamak isteriz;
HABİTAT, ÜNİVERSİADE VE FORMULA projelerinin elimizde kalan kazanç veya geri dönüşümü nedir?

Habitat‘ın temel vurgusu olan, "konut hakkı insan hakkıdır" belgisinin gereği olan, devletin "konut sorununu sosyal bir sorun olarak kabul etmesi ve kamusal sorumluluk alması" hükmünün gereği, Habitat sonrası yerine getirilmiş midir?

Buna olumlu bir yanıt üretmek isterdik. Ancak özellikle son 6-7 yıl içinde toplumun emek katmanlarının önemli ve öncelikli sorunlarından ve haklarından olan, "barınma sorunu ve barınma hakkı"nın, kamusal kaynaklarla ve örgütlenmelerle karşılanmasının tersine, kamu kaynakları ve örgütlenmesi, uluslararası ve ulusal özel inşaat şirketlerine ihale rantı yaratacak olan, ayrıcalıklı toplu konut projeleri için kullanılmıştır.

Universiade gibi uluslararası üniversiteler spor buluşmasının, öncesinde ve sonrasında, bu toplantıların sınırlı olan kararlarını bile temel alan politikalar ve uygulamalar yaşama geçirilmiş midir?

Universiade sonrası kentlerimizin mahallelerinde, tüm spor dallarını içeren yeni bir spor kurumsallaşmasının ve alanlarının yaratılmasını öngören, yerel bir amatör spor politikasını ve uygulamalarını görmekte maalesef olanaklı olmamıştır.

Bu sebeplerle bize göre; ülkemizin, IMF ve Dünya Bankası‘nın neden olduğu ekonomik sorunlarından ve kentin sermaye topluluğunun, rantiyeci yaklaşımlarından kaynaklanan ekonomik ve sosyal sorunlarının, beş yıllık bir "sergi" ile düzeleceğinin ifade edilmesi gerçekçi değildir.  

Bununla birlikte kentin bugünkü yapısal sorunlarının ortaya çıkışından sorumlu olan çevreler, bu proje ile yeni sorunlara kapı açmaktadırlar...

Kamuoyunu ve halkımızı bir kez daha yanıltmalarına izin verilmemelidir.

 

Okunma Sayısı 1286