TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

Yazı-Yorum "‘paran Yoksa Okuma, Yazma Ve Hatta Yaşama!" (C. Ozalpay)

GENEL MERKEZ
27.08.2009 (Son Güncelleme: 29.09.2012 11:17:23)

‘‘Bana böyle bir teklif gelmedi, inşallah getirmezler. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde sıfır harç yok. Çin‘de bile yüzde 25‘ini öğrenci karşılıyor. Eğitim işi masraflı bir iştir. Buraya para harcanıyor. Ne olur velilerimiz de biraz elini taşın altına koysa çocuklarının eğitim kalitesinin artırılması için birazcık yardım etseler. Çocuklarınızı özel okula gönderiyorsunuz, milyarlarca lira veriyorsunuz. Dershaneye gönderiyorsunuz, milyarlar harcıyorsunuz. Hiç kimse konuşmuyor, ama üniversiteye gelince yüzde 8‘lik zam yapıldığında dünya yıkılmış gibi gösteriliyor. Ben lise sondaki oğluma binlerce lira harcıyorum.

‘Paran yoksa okuma, yazma ve hatta YAŞAMA...!‘

Hani özrü kabahatinden büyük derler ya Sayın YÖK Başkanınızın bu deyimden bir haber olduğu kesin, yapılan HAR(a)Ç zamlarından sonra söyledikleri de bunun kanıtı;

‘‘Bana böyle bir teklif gelmedi, inşallah getirmezler. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde sıfır harç  yok. Çin‘de bile yüzde 25‘ini öğrenci karşılıyor. Eğitim işi masraflı bir iştir. Buraya para harcanıyor. Ne olur velilerimiz de biraz elini taşın altına koysa çocuklarının eğitim kalitesinin artırılması  için birazcık yardım etseler. Çocuklarınızı özel okula gönderiyorsunuz, milyarlarca lira veriyorsunuz. Dershaneye gönderiyorsunuz, milyarlar harcıyorsunuz. Hiç kimse konuşmuyor, ama üniversiteye gelince yüzde 8‘lik zam yapıldığında dünya yıkılmış gibi gösteriliyor. Ben lise sondaki oğluma binlerce lira harcıyorum. Üniversitede okuyan büyük oğlumdan daha fazla para harcıyorum. Hiç sesim çıkmıyor. Dershane, özel okullar pahalı. Toplarsanız üniversiteye hazırlık için harcanan para, harçlardan daha fazla tutuyor. Belki de ikiye katlıyor.‘‘

Aslında doğru söze ne hacet, anne babalar için çocuklarını okutma çilesi üniversite kapısına dayanmadan çok daha önce başlıyor: Okul öncesi eğitimi tüm ilköğretim okullarında bulamasak da biz hesabımıza gerekli olan ama herkesin faydalanamadığı bu basamaktan başlayalım; malumunuz ülkemizde okulların açılma arifesinde her ailenin yaşadığı çocuğunu  ‘iyi‘ okula yazdırma isteği beraberinde direk, el altından ya da bağış süsü verilmiş şekilleriyle alınan paralarla başlar ha denilecekse artık internetten kayıtlanma var kimse bu paraları isteyemeyecek ve alamayacak bu sözü yıllardır olduğu gibi yine acı bir tebessümle karşılayacak muhatapları çünkü kayıt sırasında başlanılan bu soyguna sonraki zamanlarda yeni kılıflar giydirerek karşımıza çıkacaklar: Tavan aktı, boyası geldi... Tamirat parası. Spor malzemesi lazım, top patladı, yer çatladı... Spor parası. Temizlik lazım temizlik parası. Fotokopi çektik kâğıt parası, karne bastık mürekkep parası, ısınmak için kömür parası... Sonu gelmeyen bir listedir bilinir. Ne mi? Asıl olan şu,

Emekçinin bin bir zorlukla kazanıp heba ettiği, kimin cebine gittiği bilinmeyen paralarla verilen ziyafete bir son verilmesi; Eşitlik yapıldığının sanılıp, parasız kayıt yapılacağına inandığınız kısa vadeli çözümsüzlüklerle oyalamak yerine eğitim verebilme düzeyi yüksek, hepsi eş değerde ve arzı karşılayacak yeterlilikte, parasız eğitim-öğretim kurumlarını açabilmek ve var olan okullarında bu seviyeye ulaştırılıp her mahallede, her ilde, yurdun her noktasında bu hizmeti verebilmeyi sağlamış olmanızdır, eğitime, öğretime, ar-ge ye yani geleceğe yapılan yatırımları alınan vergilerin üzerine tekrardan millete hamallığını yaptırmamanızdır. Bulunduğunuz yerler ve koltuklar size yan gelip yayılmak için değil, eşe dosta mevki dağıtmak için ise hiç verilmemiştir; hizmet, sorunlara çözümler, doğru ve akılcı, eğitime, bilime, milletin bekasına uygun çözümler için bahşedilmiştir...

Eşitlik diyoruz evet çünkü eşitlik istiyoruz;

İlköğretim okulları, genel liseler, meslek liseleri, imam hatip liseleri, Anadolu liseleri, öğretmen liseleri, süper liseler, askeri liseler, fen liseleri ve özel okullar, kolejler ve nihayetinde de devlet üniversiteleri, vakıf üniversiteleri. Dedik yaa velilerin yolu uzun ve bir o kadar da zorlu bu listeye daha çok ekleme yapılıyor mesela dershaneler, Milli eğitim kendi eğittiği öğrencileri yine kendi üniversitelerine alabilmek için tekrardan bir eğitim takviyesi yapma ihtiyacı duymakta ve artık soyulmaya alışmış olan vatandaşı birde böyle yolmakta, ağır mı geliyor üslup bilmem ama daha hiçbir şey söylemedik aslında: Bir de sınavlar silsilesi var tabi vazgeçilmezimiz; lgs, sbs, ösys, öss, kpss, kpds, ales... İsimleri cisimleri değiştirilip değiştirilip önümüze sürülen, verilen eğitememezlik yetmezmiş gibi bir de sınava tabi tutmak -tabi parasıyla-  seviyesizce.   

Öğrenciler ve velilerin yaşadıklarıydı bunlar birde öğretmenler, hasbelkader öğretmen yapılmış olanları var, akademisyenler, bilim insanları var. Milletin haklı olarak koyduğu bir isim var geçtiğimiz yıl açılan üniversitelere hani şu her ile açacağız dediler ya işte onlara ‘levha üniversiteler‘ evet çok doğru bir tespitti bu; ne binası, ne öğretim kadrosu, eğitim verebilecek hiçbir donanımı bulunmayan bu içi boş adı süslü okullar için. Ne içindi? Nedendi açılmaları?

Elbette yeni bir göz boyama hilesiydi, evet öyleydi bir illüzyon.

Geçen yıl yapılan başka bir ek ise üniversitelere kontenjanların %20 oranında arttırılması  oldu. Bu ekler ceplere de YAMAYI gerektirdi elbet. Çocuğunu okutan ailenin eli daha fazla gider oldu zaten bozukluklarla şangırdayan cebe; birde gelen ek yolunmuşları sığdıramayıp kumaş yama edilerek büyütülen cebe.

Har(a)ç‘lar tek harcama kalemi değil elbette üniversiteliye:

  • Devlet Yurtları: ne insanca yaşamak için yeterli ne de elverişli bir ders ortamı sunuyor konaklayanına-aynı odada on iki kişinin kaldığı yerden nasıl sağlıklı bir ortam olarak bahsedilebilir ki-,üstelik verilen bu yarım hizmetinde öğrenci sayılarına bakıldığında ne derece yetersiz kaldığı görülmekte.
  • Yemekhaneler,
  • Ulaşım,
  • Yetersiz bilgi bankaları, tabi varsa,
  • Bir gelişmişlik göstergesi olan eğitimin bağrında -üniversite yerleşkelerinde- sosyal hayata dair bir iz bulmakta zor.
  • Ar-ge den bir haber; bütçesiz, araç-gereçsiz bölümler,
  • Nice Profesörsüz, doçentsiz hatta araştırma görevlisiyle yürütülen bölümler,    

Bunlar zaten var olan sorunların bir kısmı sadece, bir de arttırılan kontenjanlar, yeni açılan üniversitelerle bu tablonun bürüneceği hal korkutucudur. Gerçekler bu kadar aşikârken, üstüne bir de yapılan bu zamlar ne tuz ne de biber olmuştur yaralara bu düpedüz hainliktir, yeni bir hançer darbesidir, kapatılmaya çalışılacağı yerde yaralara tamda sırttan tekrar tekrar vurmaktır HAİNCE...

Hatırlayalım şöyle demişti Sayın  Özcan ‘Eğitim işi masraflı bir iştir. Buraya para harcanıyor. Ne olur velilerimiz de biraz elini taşın altına koysa çocuklarının eğitim kalitesinin artırılması için birazcık yardım etseler. Çocuklarınızı özel okula gönderiyorsunuz, milyarlarca lira veriyorsunuz. Dershaneye gönderiyorsunuz, milyarlar harcıyorsunuz. Hiç kimse konuşmuyor, ama üniversiteye gelince yüzde 8‘lik zam yapıldığında dünya yıkılmış gibi gösteriliyor.‘ Asgari ücretin 496, 53 Lira, ortalama bir bağ-kur, ssk, işçi emeklisinin maaşının 750 Lirayı geçmediği, açlık sınırının 900 Lira olduğu ülkemde biz nefes alırken bile borçlanırken nasıl bir zihniyettir ki elini taşın altına koymaya korkar olduğumuzu sanmak.

Piyasaya -yandaşlara- peşkeş  çekilen eğitim-öğretim kurumlarını  bir ticarethane gibi gören gözlerin ellerini babamın yamalı  ceplerinden çekme vakti geldi de geçmekte, ellerini geleceğimizin üzerine gölge etmemelerinin zamanı  geldi de geçmekte. Sorunlara bu görmeyen gözlerle değil çözüm aramak, yoldaki çukurları, engelleri tespit etmek bile imkânsızken ödenen HAR(a)Ç ların haddi hesabı yapılamamakta.

 ‘Ellerini babamın yamalı ceplerinden çek!!‘

‘Kirli ellerini geleceğimizin üzerine gölge etme çek!!!‘ 

C. ÖZALPAY
Isparta SDÜ
Ağustos 2009

 

Okunma Sayısı 2140