TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

Yazı-Yorum "3 Kıratlık Sabır Taşı" (Gokçe Saygın)

GENEL MERKEZ
01.09.2009 (Son Güncelleme: 28.10.2009 11:35:31)

Daha insanca hayatlar yaşamak için, illaki marjinal kararlar almaya gerek yok. Ama önümüze konan saçma dayatmaları normal kabul edip, göz göre göre insanlıktan çıkmayı asla kabul edemiyorum..Kendimizi kasa kasa, çatlatmadığınız sabır taşını hangi güne saklıyorsak artık?

3 KIRATLIK SABIR TAŞI

Geçen akşam 3 sene önce yazdığım bir yazıya rastladım:

‘‘Hepimizde birer labtop, bağlantı kablolarıyla iletişir olduk...Teknoloji; tüketmeye, daima daha iyisinin geleceğine o kadar inandırdı ki bizi..Tüketmeden yaşayamaz olduk, mekanları,değerleri,insanları.Yanımızda duranı bile fark edemeyecek kadar oyalıyor bizi hayat..Kendimi kaybediyorum bazen..Arıyorum,cevap geliyor: ‘Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz..‘Halbuki; benim, yanıma üç şey bile almadan ıssız bir adaya düşesim var .‘‘

Düştüm. Hemen bu yazıyı yazmamın ardından Bozcaada‘da staja başladım.Bu sene de aynı mimarlık bürosunda çalışıyorum, bir süre burada yaşayacağım.Bozcaada‘ya tatile gelen herkesten, buraya yerleşmek istediklerini duyuyorum. İnsanlar o kadar sıkılmış ki rutin hayatlarından; dingin ve sorunsuz gördükleri her şeye, sonuna kadar sahip olmak istiyorlar.

Bense, geldiğimden beri  İstanbul‘da ki  hayatı daha net görür oldum.İstanbul‘da yaşamak, herkes için keyfi  bir hayat seçimi değil elbet.Ama yolunda gitmeyen tüm olumsuzlukları; sorgulamak yerine, ‘Burası İstanbul‘dur, normaldir.‘ diyerek kabullenmişiz.

Günde ortalama en az 3 saat yolda geçer. Yani her yılın bir ayı seyahattesiniz diyelim. Hayatı kolaylaştıracak tüp geçit ve kardeşi metrobüsün, ulaşıma çözüm olacağı günler umutla beklenir. Ama burası İstanbul‘dur, normaldir.

Sokaklar caddeler bizimdir ama kullanım süreleri vardır. Bir saatten sonra bayanların kullanımına kapanır mesela.Zaten fiziksel engeli olan insanlara sürekli kapalıdır.Yurt dışından gelen engelli otobüsleri dalga geçer gibidir.Kaldırımımız yok ama otobüsümüz var. Ama burası İstanbul‘dur, normaldir.

Tüm gün trafikte egzoz kokladıktan sonra, oksijen kafelerde kendinize gelebilirsiniz.Ama burası İstanbul‘dur, normaldir.

Falan falan...Uzar da gider bu liste.Suç İstanbul‘un değil tabiî ki , bunlar İstanbul‘u sevmeye engel de değil.Yaşadığımız kentin sorunlarını normalleştirirken, bir yandan kendi hayatımızın sorunlarını da normalleştiriyoruz.Sorun bu.Yapılan harç zamları, yanan ormanlar, toprakların satılması ya da yanı başımızda devam eden bir savaş..Bunların hepsi normal geliyor insanlara.Halbuki, trafiğin anormalliğiyle aynı değil bunların hiçbirisi.

Yaşamak istemediğimiz bir hayatı kabullenmek, yaşam biçimi halinde önümüze sunulmuş durumda. Zaten bizim olup,elimizden alınan;  bize sunulunca da seviniyoruz.Meydanlar,parklar,hastaneler halka açılıyor ve seviniyoruz.İcraat böyle olunca, halkın beklentisi yerlerde sürünmekte.

Bırakın insanların birbirine güveninin olmasını, tanımadığınız birinin bize ‘Günaydın.‘  demesini bile garipsiyoruz.

Orası İstanbul evet ama buradan bakınca bunların hiçbirisi normal değil. Yanı başında cinayet işlenirken, kafasını çevirme zahmetinde bulunmayan zihniyetin, organik beslenme telaşını yiyesim geliyor. Ve biliyorum ki; konserve yaprak sarması, Bozcaada ‘da tarihi bir Rum evinin bahçesinde yeniyorsa kanser yapma riski yoktur efendim.

Daha insanca hayatlar yaşamak için, illaki marjinal kararlar almaya gerek yok. Ama önümüze konan saçma dayatmaları normal kabul edip, göz göre göre insanlıktan çıkmayı asla kabul edemiyorum..Kendimizi kasa kasa, çatlatmadığınız sabır taşını hangi güne saklıyorsak artık?

Bırakın sabır taşınız çatlasın..Zaten 3 kıratlık sabır taşımız var, çatlasa ne yazar...

Gökçe Saygın 29.08.09


Gökçe Saygın‘ın Diğer Yazıları

Görücü Usulü Meslek Seçimi

Okunma Sayısı 1966