TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

Pmo Istanbul Şubesi' Nden "istanbul Il Çevre Düzeni Planı" Na Itiraz

İSTANBUL
19.10.2006 (Son Güncelleme: 30.10.2006 16:13:44)

Planlamanın temel hedefi, öncelikle insanca yaşanabilecek bir kent yaratabilmek olmalıdır. Hazırlanan plan, kenti sermayenin hizmet ve kullanımına sokmayı hedeflemektedir.

Planlamanın temel hedefi, insanca yaşanabilecek bir kent yaratabilmek olmalıdır. herhangi bir araştırmaya, bir üst plana dayanmayan, sadece İstanbul' un pazarlanmasına yönelik bir yaklaşımın eseri olan ve kentin tarihi, doğal değerlerini yok sayan bu ve bunun gibi kentsel projelerin hiçbir analiz ve sentez çalışmasına ve değerlendirmesine dayanmaksızın kabül edilerek plana dahil edilmesi, planlama ciddiyetiyle asla uyuşmamaktadır. 

Bu çerçevede TMMOB Peyzaj Mimarları Odası İstanbul Şubesi İstanbul İl Çevre Düzeni Planına itirazda bulunmuştur.

14.07.2006 tarih ve 1370 sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi kararı ile onanarak 28.08.2006 tarihinde ilan edilen 1/100.000 Ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planına ilişkin itiraz aşağıda yer almaktadır:

1- 1/100.000 İstanbul İl Çevre Düzeni Planının Yasal Dayanakları

Ülkemizde bölge planlarından başlayarak, çevre düzeni planı ve imar planlarının (nazım ve uygulama) yapılması, yaptırılması, onanması, ilanı ve uygulanmasında 3194 Sayılı İmar Kanunu ve ilgili yönetmeliklerine uyulması zorunluluğu bulunmaktadır. Plan yapımına dair esaslardan planın yükleniciliğine kadar, her türlü fiziki planda İmar Mevzuatı bağlayıcı bir genel düzenleme niteliğindedir.

1/100.000 Ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı, 3194 Sayılı İmar Kanunu gereğince 7.1.2006 tarih ve 26046 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Plan Yapımını Yükümlenecek Müelliflerin Yeterliliği Hakkında Yönetmelik” hükümleri uyarınca aykırılıklar taşımaktadır. Bu kapsamda, her tür ve ölçekteki planların, idare bünyesindeki planlama birimlerince yapılmaması halinde, Yönetmeliğin Tanımlar başlıklı 4 üncü maddesindeki “müellif” tanımına uygun gerçek kişiler ya da bu gerçek kişilerin Yönetmelikte belirlenen koşullarda hisse sahibi olduğu tüzel kişilikler tarafından yapılması gerekmektedir. Anılan “müellif” tanımı şu şekilde yapılmaktadır: “Kanunda tanımlanan her ölçekteki ve türdeki planların yapılmasını üstlenebilmek için gerekli olan ilgili yeterlilik grubuna uygun yeterlilik belgesine sahip gerçek kişi veya ilgili yeterlilik grubuna uygun yeterlilik belgesine sahip tüzel kişilerin hissedarları içinde hisseleri ortakların meslek grubuna göre dağılımında eşit veya daha fazla paya sahip gerçek kişi”.

Bilindiği gibi, 1/100.000 Ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki bir planlama birimince hazırlanmamış olup, “şirket” statüsündeki Boğaziçi Peyzaj İnşaat Müşavirlik Teknik Hizmetler Ağaç Sanayi ve Ticaret A.Ş. (BİMTAŞ) tarafından hazırlanmıştır. Sermayesinin çoğunluğu İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait olan söz konusu şirketin anılan “müellif”

tanımına uygun olarak plan hizmetini yüklenebilmesi için, “hissedarları içinde hisseleri ortakların meslek grubuna göre dağılımında eşit veya daha fazla paya sahip gerçek kişi” koşuluna uygun en az bir hissedara sahip olması gerekmektedir.

14.07.2006 tarih ve 1370 sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi kararından anlaşıldığı gibi, İdare tarafından ihalesi yapılan ve bu doğrultuda BİMTAŞ’ ın “yüklenicisi” olduğu iş “İstanbul Büyükşehir Nazım İmar Planı Analitik Etütler İşi”dir.

 Bu iş tanımı içinde “1/100.000 Ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı” işini yüklenmek, gerek ihale mevzuatı ve gerekse planlama bilimi ve mesleğinin normları açısından mümkün değildir. BİMTAŞ, yasal olarak yetkilendirilmediği bir hizmeti yerine getirmiştir.

Yukarıda açıklamaları yapılan nedenlerle, müelliflik ve ihale süreci itibariyle 1/100.000 Ölçekli İstanbul İl Çevre Düzeni Planı yasal dayanaktan yoksundur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, yasal dayanaktan yoksun olan bir çalışmayı kabul etmekle hukuken geçerliliği olmayan bir işlem yapmıştır.

2- 1/100.000 İstanbul İl Çevre Düzeni Planı Karalarına İlişkin Görüşlerimiz:

20 milyon nüfus kapasitesi olan mevcut arazi kullanımı geliştirilirken, hedeflenen 15 milyon maksimum nüfus kapasitesi ana fikri, yeni yerleşim ve konut alanlarının açılması ile kendi içerisinde birbirine ters ana fikir ve plan davranışıdır.

Yeni yerleşime açılan bölgelerde, yaşam kalitesini oluşturacak ulusal ve uluslararası standartların baz alınması gereken açık – yeşil alan planlama kararları belirsizdir. Uygulama planına yansıyacak bu normlar ve tanımlar planda yer almamıştır. Bölge ölçeğinde yol – otopark gibi kentsel – kırsal açık –yeşil alan kullanımları, mahalle ölçeğinde ise semt- kent parkları gibi kullanımları sağlayan yeşil alanların büyüklüğü , dengeli dağılımı, içeriği planlarda yer almamaktadır. Plan, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin açık –yeşil alan kullanımı ilkelliğini taşımaktadır. İstanbul’ un bugün kü Açık Alan Kullanım sıkıntısını çözmek yerine sorunları geleceğe taşıyacağı aşikardır.

Kentsel dönüşümün yapılması düşünülen alanlarda da yukarıdaki kriterlerin dikkate alınmadığı görülmektedir. Sadece plan genelde bölgenin sosyal, kültürel, ekonomik, vb.. gibi. İhtiyaçlara cevap veren nitelikten uzakta, kamu yararından uzak beklentili, ranta hizmet eden planlama anlayışına hakimdir.

 Planda, mutlak koruma kuşakları ve kısa koruma kuşakları plan notları ile tanımlı bir vaziyette iken, diğer iki ana koruma kriteri olan, orta koruma kuşağı ve uzun koruma kuşağına ilişkin herhangi bir veri planda yer almamaktadır.

Silivri ve Ağva ilçelerinde ormana sınır yerde planlanan Teknoloji Geliştirme Parkları neredeyse bir ilçe büyüklüğündedir. Bu alanlar büyüklük açısından dünyadaki örnekleri ile bağdaşmamaktadır.  Teknoloji Geliştirme Parklarının ihtiyaç programı net olarak ortaya konulmadığından, tampon görevi göremeyecek bu alanlar, ormanlar üzerinde tehdit oluşturmaktadır. Lojistik, ulaşım, konaklama, üretim, yerleşim gibi parametlerinin ihtiyaca göre kapasitelerinin açık bir şekilde tanımlı hale getirilmemiş olması planlanan Teknoloji Geliştirme Parklarının kamu yararı açısından kabul edilemez boyutlarda olduğunun en büyük göstergesidir.

Orman kadastro verileri sağlıklı bir şekilde plana yansımadığından planda, orman içi boşluklar yer almaktadır. Bu boşluklar plan notlarında ve lejandta tanımlı bir vaziyette olmadığı için plana göre “doğal mirasın” devamlılığı ciddi bir tehdit altındadır.

Havza içi alanlarda ise plana göre çıkabilecek askeri alanların, beraberinde getireceği ulaşım, konut ve donatı ihtiyacı konusunda net bir kararın olmayışı, insan hayatı için tereddütle yaklaşılması gereken bir husustur.

Silivri ilçesinde korunması ve geliştirilmesi gereken 1. ve 2. sınıf tarım toprakları planda önerilen konut, ticaret gibi yoğun arazi kullanımı kararları ile geri dönüşü olmayan bir bozguna uğratılmıştır. 

       Envanter hazırlık sürecinin yeterli olmadığı bu süreç planlama kararlarını almak ve kararların plana yansıtılmasında yetersiz olmakla birlikte sağlıklı çözüm getirememektedir. Yapılan planlama yaşayan kentle örtüşmemektedir.

Planlama hukuk ve bilim ilkelerine uymaması ile telafisi olanaksız sonuçlara yol açacaktır. Bu nedenle plan yürürlülükten kaldırılmalıdır. Bir an evvel İlçe Belediyeler ile Büyükşehir Belediyesi…vb. gibi ilgili kurum ve kuruluşların direk içinde bulunduğu ( dinleyici olmadığı ) bir hazırlık şeffaflığı içinde, eldeki analiz çalışmaları geliştirilerek, kamu yararı gözetilerek kente acilen gerekli Çevre Düzeni Planı yeniden yapılmalıdır. 

Okunma Sayısı 2880
Fotoğraf Galerisi