TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

"krize, Açlığa, Yoksullaştırmaya, Işsizliğe, Zamlara Hayır"

GENEL MERKEZ
21.10.2009 (Son Güncelleme: 21.10.2009 15:24:39)

Ankara'da içinde TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu'nun da yer aldığı emek ve demokrasi güçlerince "Krize, Açlığa, Yoksullaştırmaya, İşsizliğe, Zamlara Hayır" yerel mitingi 21 Kasım Cumartesi günü yapılacak. Miting duyurusu katılımcı örgütlerce "Masal Bitti" başlığı ile ortaklaşa olarak duyuruldu

21 KASIM‘DA ANKARA‘DA
"KRİZE, AÇLIĞA, YOKSULLAŞTIRMAYA, İŞSİZLİĞE, ZAMLARA HAYIR"
YEREL MİTİNGİ YAPILACAK

Kapitalist sistemin tarihinin en derin krizini yaşadığı günlerdeyiz. Böylesi bir dönemde krizin faturası zenginlere değil zaten sefalet içinde olanlara, yoksullara, işçilere, emekçilere ödetilmekte.

"Kriz bizi teğet geçecek" açıklamasını yapan Başbakanın, bu iddiasının işten çıkarmalarla, artan işsizlik oranlarıyla, ekonomideki negatif büyümeyle, yoksulluğun günden güne derinleşmesiyle nasıl yalanlandığı apaçık ortadadır. Bugün ülkemizde 7 milyonu aşkın işsiz olduğunu gösteriyor rakamlar. 2008 Ağustosundan bugüne kadar yani bir yıllık süre içerisinde işten atılanların sayısı 1 milyona yaklaşmış durumda. İşini koruyabilenlerin de kölelik koşullarında, 10 saati aşan mesailerle
çalıştırıldığı, güvenceden yoksun bırakıldığı, her geçen gün yoksullaştırıldığı bir ortamdayız. "Ölümün gösterilip sıtmanın kabul ettirildiği" bir rıza mekanizmasının işletildiği bir düzen sürüp gitmekte. AKP hükümetinin en büyük başarısının neoliberal politikaların uygulamasının yanı sıra krizin etkilerini saklama, bunların üzerini örtme ve bir toplumsal başkaldırıyı önleyebilme konusunda en iyi taktikleri uygulama becerisi olduğunu söylemek mümkün.

AKP‘nin uyguladığı neoliberal politikaların sonucunda ortaya koyduğu özeleştirme /piyasalaştırma projeleri halkın varoluşunu tehdit eder boyutlara ulaştı. Özellikle eğitim ve sağlık alanındaki dönüşüm programlarının yıkıcı etkileri gün geçtikçe daha fazla hissedilmeye başlandı.

 SSGSS yasasının kabul edilişiyle, bundan bir yıl önce, 1Ekim 2008 yılında yürürlüğe Genel Sağlık(sızlık) Sigortası uygulamalarının üzerinden bir yılı aşkın bir süre geçti. Sağlık hakkına ilişkin kamusal sorumluluğundan sıyrılan devlet "paran kadar sağlık" diyerek sağlık harcamalarının bütçe üzerindeki yükünü düşürmeyi amaçlamakta, sağlık harcamalarının maliyetini, vatandaşların ödediği katılım paylarını artırarak çözme yoluna gitmektedir.  1 Ekim 2009 tarihinden itibaren muayene ücretleri devlet hastanelerinde 8 TL, özel hastanelerde 15 TL olmuştur. Önceleri tamamen ücretsiz olan sağlık ocaklarında ise 2 TL ücret alınmaya başlanmıştır.

GSS‘le birlikte bütün yurttaşların sigortalı olacağı ve her türlü sağlık hizmetinden yararlanacağı iddiasının milyonlarca insanımızın sağlık güvencesinden hala mahrum olmasıyla çürümüştür. GSS‘nin topluma kabul ettirilmesinde en önemli vurgulardan biri olan ve 18 yaşın altındaki çocukların anne ya da babaları GSS‘li olmasalar bile GSS‘li kabul edilmesi uygulaması da Temmuz ayından beri değişmiş durumdadır. Eğer çocuğun anne ve babası GSS kapsamında değilse çocuklar da sağlık hizmeti alamayacaktır. İlaçlar için katılım payı oranlarının emeklilerde %15‘e, çalışanlarda %20‘ye çıkarılması gündemdedir. Ayrıca artık ameliyat olanlar ve hastanede yatarak tedavi görenlerden de katılım payı alınacaktır.

İşsizlik sigorta fonunun işten çıkarılan ve işsiz kalan işçiler için kullanılması gerekirken AKP hükümeti bu fona el koymakta,  bu fondaki bikrimi sermayenin yaralarına merhem olarak kullanmaktadır.


1 yıllık uygulamayla sağlık ve sosyal güvenlik alanında yaşanan dönüşümün sonuçları böylesine can yakıcı iken gelecekte ne tür tahribatlara yol açacağını görmemek imkansızdır.

Sosyal yıkım politikalarının, otomatiğe bağlanan zamlarla yoksullaştırmanın,  işsizlik ve sefalet koşullarının yarattığı bu ortamda kitlelerin örgütlü bir karşı koyuşunun olmadığını, toplumdaki çürümenin derinleştiğini, şiddetin, cinnetin, intiharları arttığını görmekteyiz. Topluma yoksulluğun bir kader olarak benimsetildiği, itaat kültürünün aşılanması için her tür ideolojik aracın devreye sokulduğu bir ortamda tüm bu yaşananlara bir dur demek gerekiyor. Başka bir yaşamın mümkün olduğunu, sefaletin, yoksulluğun kader olmadığını bir şeyleri değiştirmenin halkın kendi gücünde var olduğunu göstermek gerekiyor. Mutlu azınlığa onların asıl krizinin halkın örgütlü gücünün karşı koyuşu olduğunu göstermek gerekiyor.

Bugün tüm dünyayı paramparça eden vahşi bir sisteme karşı savaşmaya davet edildiğimiz bir zamanda, tarihsel bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Bu tarihsel sorumluluğumuzun bir gereği olarak krizin etkilerini en derinden yaşayan geniş halk kesimleriyle, işsizlerle, yoksullarla alanlarda buluşma görevi önümüzdedir.

Bizler;
İşten çıkarmaların durdurulması,
Çalışma saatleri kısaltılarak fazla çalışma uygulamasının yasaklanması,
Kamu istihdamının artırılması,
Eğitim, sağlık. Sosyal güvenlik hizmetlerinin parasız ve kaliteli olarak
kamu tarafından sunulması,
Otomatiğe bağlanan zamların geri alınması,
Zenginleri kurtarma paketleri yerine emekçilerin ve yoksul halktan yana uygulamaların olması,
SSGSS yasasının iptal edilmesi için

Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin, sefaletin emekçiler için bir kader olmadığını biliyor ve bu bilinçle krizin faturasını ödemeyeceğiz diyoruz. Bunun için biz aşağıda imzası bulunan kuruluşlar olarak AKP iktidarını bir kez daha uyarmak için 21 Kasım günü "Krize, Açlığa, Yoksullaştırmaya, İşsizliğe, Zamlara Hayır" mitingini düzenliyoruz. Tüm halkımızı 21 Kasım‘da alanlara çağırıyoruz.

TMMOB ANKARA İKK
DİSK
TÜRK-İŞ ANKARA ŞUBELERİ
KESK ANKARA ŞUBELER PLATFORMU

Okunma Sayısı 1078