TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

100 Bin Imza Nükleer Karşıtı Platform Tarafından Tbmm Ye Teslim Edildi

GENEL MERKEZ
28.11.2006 (Son Güncelleme: 02.12.2006 11:57:17)

Kurulacak 1500 megavatlık bir nükleer santralin enerji ihtiyacının karşılanmasında sahip olabileceği yüzde 5-6 gibi payın kayda değer bir miktar olmadığı bilinmektedir.

Nükleer Karşıtı Platform, kitlesel basın açıklaması yapmak üzere 24 Kasım 2006 Cuma günü saat 11.30‘da TMMOB önünde toplanarak Akay Kavşağı güzergahından TBMM Dikmen Kapısı önüne yürüdü. Burada, Nükleer Karşıtı Platform adına EMO Yönetim Kurulu Yazmanı Cengiz Göltaş basın açıklaması yaptı.
 

NÜKLEER KARŞITI PLATFORM BASIN AÇIKLAMASI

100 BİN İMZA: NÜKLEER SANTRAL HAYALİNDEN VAZGEÇİN !!!


Bugün burada ülkemizin dört bir yanından toplanmış yaklaşık 100 bin imzayla ne Sinop‘ta ne Akkuyu‘da ülkemizin hiçbir yerinde nükleer santral istemediğimizi duyurmak için toplanmış bulunuyoruz.

Dünyada yaşanan ölümcül nükleer santral kazalarından ders çıkarılmamakta, ülkemiz de bu kirli nükleer yarışın içerisine sokulmaya çalışılmaktadır. Hükümet, alel acele TBMM‘ye 3 sayfalık bir metinle nükleer santral kurulmasına ilişkin bir yasa tasarısı sunmuştur. Henüz yasal düzenlemesi bile olmayan Türkiye, Dünya Nükleer Birliği tarafından Eylül 2006 itibariyle nükleer reaktörler listesinde 4 bin 500 Megavatlık 3 nükleer reaktör yapımı planlayan ülke kapsamına alınmıştır.

Nükleer Karşıtı Platform olarak, son 1 yıldır yoğun bir şekilde miting, şenlik, panel, konferans, kitlesel basın açıklamaları gibi çeşitli etkinliklerle ülkemizde nükleer santral kurma sevdasından vazgeçilmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz.

Bu kez Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde, toplanan 100 bin imzayla milletvekillerine nükleer santral yasa tasarısını reddetmeleri çağrısında bulunuyoruz. Hükümeti nükleer yasa tasarısını Meclis‘ten geri çekmesi, yerli ve yenilebilir kaynaklara yatırım yapılması, ölümcül tehlike içeren ve pahalı olan nükleer santral kurma girişimlerinden vazgeçmesi konusunda bir kez daha uyarıyoruz.

Nükleer santral kurma girişimleri o kadar hayalidir ve o kadar ben yaptım oldu anlayışını içermektedir ki, 3 sayfalık bir yasal düzenlemeyle bu işin yapılacağını zannetmektedirler. Bu tasarının sığlığı, nükleer santrallerin tehlikeleri konusundaki cahil cesaretini de ortaya koymaktadır. Nükleer atıklara ilişkin olarak fon kurulmasından başka hiçbir önlem tasarıda öngörülmemiştir. Zaten bu önlemlerin neler olduğu ve maliyetlerinin hesaplanması durumunda bile nükleer santral kurma hayalinden kolaylıkla vazgeçilecektir.

Tasarının genel gerekçesinde bile, bugüne kadar sürekli dile getirdiğimiz ülkemizdeki zengin kaynak potansiyeli itiraf edilmektedir. "Ülkemiz; hidrolik, rüzgar, güneş ve jeotermal kaynaklar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının yanında kömür açısından elektrik üretimine ve dolayısıyla ülkemiz ekonomisine kazandırılmayı bekleyen zengin yerli kaynaklara sahiptir" denilmektedir. Bu potansiyel ortada dururken neden nükleer santral kurulmak istendiğine tatmin edici bir yanıt vermelerine imkan yoktur. Bu durum ne ülkemizin gerçeklerini yansıtmayan talep tahminleriyle ne de ülkemiz elektriksiz kalacak korkutmacasıyla açıklanabilir. Biz buna kanmadığımızı bir kez daha ifade ediyor ve ülkemizin enerji ihtiyacının gerçekçi bir şekilde ortaya konulmasını ve değerlendirilmeyi bekleyen yerli kaynaklarımıza yatırım yapılmasını talep ediyoruz.

İptal edilen nükleer santral ihalesindeki rüşvet gölgesi hala sürerken, TBMM‘ye sunulan yeni tasarıda ihale bile öngörülmeyip, özel bir seçme yönteminin düzenlenmiş olması dünyada işsiz kalan nükleer lobilerin ülkemiz üzerindeki senaryolarına yeşil ışık yakmaktadır.

Kurulacak nükleer santralle üretilecek elektriğin pahalı olacağı daha başından bilinmektedir. Bundan dolayıdır ki hükümet sunduğu yasa tasarısıyla bu pahalı elektriğin satılmasını nükleer santral yapacak şirket ya da şirketler adına garanti altına almaya çalışmaktadır. Nükleer santralin pahalı elektriğine 15 yıllık garanti verilmektedir. Türkiye‘nin yerli ve bedava denilebilecek kaynakları için bile bu kadar uzun süreli garanti verilmemiştir. Yenilenebilir kaynaklar için verilen garanti süresi 7 yılla sınırlı tutulmuştur.

Türkiye‘de kurulacak 1500 megavatlık bir nükleer santralin ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanmasında sahip olabileceği yüzde 5-6 gibi payın kayda değer bir miktar olmadığı enerji alanıyla ilgilenen herkes tarafından bilinmektedir. Türkiye, iletim ve dağıtım şebekelerindeki yüzde 20 düzeyindeki kayıp-kaçak oranını gelişmiş ülke ortalamalarına çekerek bir nükleer santralden çok daha fazla miktarda enerjiyi sisteme sağlamış olacaktır.

Burada imza dilekçelerimizde yer alan metni de sizlerle paylaşmak istiyoruz:
"Bakanlığınız ve Hükümetiniz tarafından, ülkemizin enerji politikası için alternatif olarak sunulan, nükleer santrallerin kirli, pahalı, verimsiz, tehlikeli ve dışa bağımlı bir niteliği olduğunu bilmenizi istiyoruz. Çernobil Faciası‘nın 20. yılında yeni Çernobiller istemiyoruz. Enerji konusunda etkin ve verimli bir politika için enerji planlamasına hız verilmesi, enerjinin kullanılma ve üretilme biçimlerinde yoksul halkımızın çıkarlarının gözetilmesi, ekolojik geleceğimizi tehdit eden eski, kirli teknolojilerin ve enerji üretim seçeneklerinin terk edilmesi, enerji politikasında hakça bir tutumun sergilenmesi gerekliliğini vurguluyoruz.

Belirttiğimiz nedenlerle, işsizliğe, yoksulluğa ve savaşa zemin hazırlayan enerji politikalarından ve nükleer enerjiden bir an önce vazgeçilmesini istiyoruz. Halktan ve ekolojik geleceğimizden yana enerji politikalarının ivedilikle gündeme alınmasını saygılarımızla bilgilerinize sunuyoruz."
Çocuklarımıza Temiz Yaşanılabilir Bir Dünya Bırakmak İçin Nükleere Hayır !!!

Ey İnsan, Artık uyan.
Kalk,
Bu karanlık, ölümcül, bu kör sağır uykudan!
Bak,
Toprak Ana, bu gök, deniz
Bağırıyor feryat figan!
Yeryüzü, Kara duman,
Gör,
Yeşil değil betondan,Yarattığın bu taş orman
Dur,
Doğa Ana düşer bunu
Bir gün senin hesabından
Ey vicdan
Uyan uyan
Dön
Bu hırs, bu kin, bu öfke, bu yağma, bu talandan


Nükleer Karşıtı Platform

Okunma Sayısı 839