TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

22 Mart Dünya Su Günü Etkinlikleri

İZMİR
28.03.2011 (Son Güncelleme: 28.03.2011 17:13:25)

22 Mart Dünya Su Günü Etkinlikleri Çerçevesinde TMMOB İzmir İKK ile ortak basın açıklaması yapıldı, İzmir ili sınırlarında Alsancak’ta Kıbrıs Şehitleri Girişinde, Bornova’da Metro girişinde ve Karşıyaka İskelesinde olmak üzere 3 farklı noktada stant açıldı.

22 Mart Dünya Su Günü Etkinlikleri Çerçevesinde TMMOB İzmir İKK ile ortak basın açıklaması yapıldı, İzmir ili sınırlarında Alsancak`ta Kıbrıs Şehitleri Girişinde, Bornova`da Metro girişinde ve Karşıyaka İskelesinde olmak üzere 3 farklı noktada stant açıldı.

Basın açıklaması metni

BASINA VE KAMUOYUNA
22 MART... DÜNYA SU GÜNÜ...
KALAN HER DAMLA SU YAŞAMDIR; YAŞAMIMIZA SAHİP ÇIKALIM...
SU, HAYATIN TEMEL UNSURU OLARAK, DEVREDİLEMEZ BİR İNSAN VE DOĞA HAKKIDIR.

Doğal yaşam için en temel ihtiyaçlardan biri olan suyun, artan nüfus ve plansız büyüme ile birlikte tükenmeye başlaması, kullanılabilir-içilebilir-temiz suya erişimde yaşanan sorunlar, su yoksunluğu ve yoksulluğu suyun ticari bir meta olarak görülmeye başlamasıyla uluslar arası su politikaları da biçim değiştirmektedir.

Uluslar arası alanda su otoriterlerince bu yılın teması; Dünyada 1.2 milyar insanın güvenli su kaynaklarına ulaşamadığı ve az gelişmiş ülkelerde ortaya çıkan hastalıkların %10′nun yetersiz ya da sağlıksız su kaynaklarından kaynaklandığı gerçeği gözönünde bulundurularak "Su ve Kalkınma" olarak belirlenmiştir.

Dünyanın birçok yerinde insanların suya erişimi ile ilgili sorunlar yaşanmaktadır. Ama yaşanan sorunlar su miktarının azlığı ile ilgili değil yönetimi ile ilgilidir. Su hizmetlerinin fiyatlandırılması veya su kullanım haklarının şirketlere devredilmesi suya erişimi engellemektedir. Yaşamın sürekliliği suya doğrudan bağlı olduğuna göre suyun kullanım hakkı ondan hayat bulan canlılardan başkasına ait olamaz, olmamalıdır. Yaşamın sürekliliği için suyu kullananlar aynı zamanda onu korumaktan da sorumlu olmalıdır.

Canlıların temiz ve yeterli miktarda suya erişimi devletlerin sorumluluğunda olmalı, bunun karşılığında ise ücret talep edilmemelidir. Suyun ticari bir metaya dönüştürülmesinden sorumlu olan küresel politikalar onu politik mücadelenin odağı haline getirmiştir.
Suya erişimde yaşanan sorunların çözümü de ancak politik mücadele ile mümkün olacaktır.

Neyazık ki ülkemiz de su sıkıntısı yaşayan ülkeler grubunda yer almaktadır. Bunun temel nedeni ise: Su potansiyelinin ülke coğrafyasında eşit bir biçimde dağılmaması ve suyun tüm sektörlerde plansız kullanılışı ve hızlı artan nüfus karşısında suyu doğru yönetemiyor oluşumuzdur.

Temiz su yönetimi veya su kaynakları yönetimi, yağışın toprağa düştüğü yerde başlamaktadır.  Yağışın toprağa düştüğü yerin yüksekliği, arazi yapısı, nitelikleri ve kullanım şekilleri aynı zamanda suyun niteliğini de belirlemektedir.

Bugün dünya nüfusunun 1/6 ‘sına temiz ve sağlıklı su ulaştırılamadığı, 2/3 de a su kıtlığı yaşandığı, ölümcül bir çok hastalıkların temelinde temiz su kıtlığının olduğu bilinmektedir. Suyun yokluğu ekenomiyi, sağlıklı yaşamı, sağlıklı beslenmeyi doğrudan etkilemektedir. Bugün; yaşananlardan ders alma zamanıdır.

Bugün; suyumuzun kullanım hakkı sözleşmeleri yapılırken, halkı hangi darboğaza attığınızın bilinmesi zamanıdır. Tarih bize, tüm varlıklarımız üzerinde bağımsız karar alma, halka hizmetin birincil görevinin her alanda bağımsızlık olduğunu kanıtlamıştır. Bugün bozulan ezberlere geri dönmek, halka yapılan bir ihanettir.

Bugün ülkemizde neler yapılıyor? Bu gün ülkemizde akarsularımız "Su Kullanım Hakkı Sözleşmeleri" ile satılıyor. Bu sözleşmeler, 4628  sayılı Elektrik Piyasası Kanunun ve buna istinaden çıkarılan Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde halen piyasada faaliyet gösteren veya gösterecek olan tüzel kişiler tarafından hidroelektrik enerji üretim tesisleri kurulması ve işletilmesine ilişkin üretim lisansları için DSİ ve tüzel kişiler arasında imza ve satış sürecidir. "Elektrik Piyasasında Üretim Faaliyetlerinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik" ile DSİ Genel Müdürlüğü şirketlerle " Su Kullanım Hakkı Sözleşmesi" imzalıyor ve akarsular özel şirketlere "TAHSİS" ediliyor.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, özel sektörün söz konusu anlaşma ile 1461 hidroelektrik santralı için başvuru yaptığını, bu sayede "boşa akan sulardan" yılda 65 milyar kilovat/saat enerji ve yıllık 58 milyar dolar gelir elde edileceğini söylüyor ve Türkiye genelinde özel sektör tarafından yürütülen 61 adet santralin (HES) temelini atıyor.  BAKANIN AÇIKLAMALARINDA DOLAR VAR, SULARIN BOŞA AKTIĞI BİLGİSİ VAR AMA EKOSİSTEM YOK, EKOLOJİK YAŞAMDA NELER OLUYOR YOK, AKARSULAR ÖZELLEŞTİĞİNDE YÖRE HALKI NASIL ETKİLENECEK YOK, TARIMSAL SU GEREKSİNİMİ İÇİN NE YAPILACAK YOK...

Aslında tek gerçek var. Yeni ve büyük bir talan alanı keşfetmiş olmak... Halkımızda şaşkınlık, sermayede sevinç var. Kötüye giden sektörlerinde biriktirdiklerini, enerji yatırımında değerlendirecek olan, amaçlarının insan ve canlıların ihtiyacının karşılanması değil sadece değişim değerlerinin üretilmesini amaçlayan sermayenin sevinci var. Temel sorun kapitalizmin üretim değeridir, üretimin değişen değerleridir.

TMMOB İzmir IKK olarak; 22 Mart Dünya Su Günü‘nde hem ülkemiz hem de dünyada su kıtlığı ile ilgili mücadele veren halkların yanında, su varlığının sermayenin değil yaşamın, canlıların ve insanlığın kullanım hakkı sözleşmelerinin yapılacağı ve kabul edileceğe güne kadar mücadele edeceğimizi kamuoyu ile paylaşırız. Saygılarımızla.

TMMOB İzmir IKK

Okunma Sayısı 921
Fotoğraf Galerisi