TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

2. Istanbul Su Forumu Yapıldı. Suyumuz Için Tekrar Geldiler

GENEL MERKEZ
10.05.2011 (Son Güncelleme: 09.05.2011 23:12:40)

Suyun ticarileştirilmesi çalışmasını hız kesmeden her geçen gün büyüterek devam eden uluslar arası şirketler ve bu girişimi destekleyen merkezi otorite 03-05 Mayıs 2011 tarihinde yine İstanbul’da bir araya geldiler.

2. İSTANBUL SU FORUMU YAPILDI....SUYUMUZ İÇİN TEKRAR GELDİLER

Suyun ticarileştirilmesi çalışmasını hız kesmeden her geçen gün büyüterek devam eden uluslar arası şirketler ve bu girişimi destekleyen merkezi otorite 03-05 Mayıs 2011 tarihinde yine İstanbul‘da bir araya geldiler.

15-22 Mart 2009 Mart ayında  İstanbul‘dagerçekleştirilen 5.Dünya Su Forumu‘nda,  Dünya Su Konseyi, T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, su, enerji ve inşaat şirketleri, DSİ (Devlet Su İşleri), İBB (İstanbul Büyükşehir Belediyesi), İSKİ ve sermayenin fonları ile beslenen STK‘ların bir araya gelerek  suyun ticarileştirilmesi çalışmasını Türkiye üzerinde nasıl kurgulanabileceğinin yöntemlerini araştıran hız kesmeden her geçen gün büyütmek istiyorlar.

"Kamu-kamu ortaklığı" stratejisinin öne çıkarıldığı ve TMMOB Peyzaj Mimarları Odası ve tüm meslek odalarının ve demokratik kitle örgütlerine göre de, insanların algısında suyun metalaştırılma sürecince bulanıklık yaratma hedefinden öte bir şey ifade etmeyen bu söylem, "kamu" sözcüğü ile gizlenmeye çalışılan gerçek doğru irdelenmesi gerekliliğini mesleğimiz adına tekrarlamayı bir borç biliriz.

Yalnızca Türkiye değil, dünyadaki pek çok örnekte de görüldüğü gibi su kaynakları ve su hizmetleri bugün "kamu" eliyle de ticarileşebilmektedir. Kaldı ki, suyun piyasada alınıp satılabilen bir mal haline getirilmesi yönünde yapılacak yasal düzenlemeler de devletler eliyle yürütülmektedir.

Çok uluslu şirketlerin ve Dünya Su Konseyinin de su kaynaklarının mülkiyetinin devlet kurumlarında kalması gerektiğini tekrarladığı, ama suyun değerinin piyasada belirlenmesinin kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu ısrarla vurguladığı günümüz koşullarında kamusal olanı savunmak, suyun metalaşmasının onaylanmasından başka bir şey değildir.

Üstelik temiz suyun hızla kirletildiği ve tüketildiği kapitalist düzen bir yandan devam ediyor olacağı için, su dağıtımı ve kaynakları üzerindeki mülkiyet devletlerde kalsa bile, su iletim ve dağıtımında yalnızca kamu mülkiyetinin savunulması ile sınırlı talepler suyun doğal çevrimi ve eko-sistem üzerindeki yıkım sürecinin hızlanmasının önünü kesemeyecektir.

Bu stratejiyle, su kaynaklarını dünya piyasalarında pazarlama konusunda deneyim kazanmış kamusal su işletmelerinin, bu deneyimlerini diğer kamu suyu işletmeleri ile paylaşması ve bütün devlet su kurumlarının dünya pazarında etkin birer ticari aktör haline getirilmesi öngörülmektedir.

Odamızın da bileşeni olduğu Suyun Ticarileşmesine Hayır Platformunun 03-05 mayıs 2011 tarihinde yine istanbul‘da gerçekleştirilen Su Forumu‘nun 2. Toplantısının yapıldığı süreçte 03 Mayıs 2011‘de suyu, doğayı, yaşamı ticarileştirme planlarını bozmak üzere Sütlüce‘de bir araya geldi.

Suyun Ticarileşmesine Hayır Platformunun 03 Mayıs 2011 tarihinde yapmış olduğu basın açıklamasında;

"HOŞGELDİNİZ DEMEDİK!

Kapitalizm, krizini "sürdürülebilirlik", "yenilenebilirlik" söylemleriyle doğayı metalaştırarak çözmeye çalışıyor. Bu nedenle, emperyalist kapitalist sistem, halklara karşı çok yönlü saldırısını şirketleriyle; suda ve yaşam alanlarında sürdürüyor. İşgalleriyle dünya halklarını katledenler, gözünü halkların en yaşamsal gereksinimi olan suya dikmiştir.

3-5 Mayıs 2011‘de İstanbul‘da yeniden 2.Uluslararası Su Forumu‘nu düzenlediler. Bu kez amaçları ise metalaştırdıkları doğal varlıkları bölgesel olarak paylaşmak ve yönetmek, yönetecekleri alanı büyütmekti.

Bu nedenle: Ortadoğu, Orta Asya, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa ve Kafkasya‘da suların ticarileştirilmesi,

"Sanal su" tanımı ile temel yaşam gereksinimi olan gıda üzerinde egemenlik kurma,

Gıdayı su ve enerji birimi üzerinden tanımlayıp, gıda üretimi konusunda kendileri için tercih ve öncelik dengesini oluşturma,

Mevcut tarım alanlarında halkın yaşamını sürdürdüğü çiftçilik ve hayvancılık yani geleneksel tarım yerine çiftçiyi yok eden, köleleştiren endüstriyel tarım işletmeleri kurma,

"Tarımda su kullanımı yönetimi" yalanıyla ticarileştirecekleri suyu kirli üretimleri için sanayiye aktarma,

Ülke sınırlarıyla bölünen dereleri, su havzalarını "sınır aşan havza yönetimi" ile kontrol etme, konusunda bölgesel işbirliğini ve iş bölümünü hedefliyorlar. Bu konularda politik süreci birlikte örüyorlar. Bu birlikteliği sermayenin talepleri doğrultusunda yönlendiriyor ve hızlandırıyorlar. Su Forumları ile hedefleri aslında kıtasal olarak da suları yönetmek ve yönetim alanlarını büyütmektir.

Tüm bunları daha fazla sermaye biriktirmek, bölgeleri merkezi bir üretim organizasyonu ile kendi amaçları doğrultusunda yönetmek için yapıyorlar.

Sermayenin her şeye muktedir olmadığını Türkiye halkları ve diğer çevre ülkelerinin halkları sermayeye ve payandalarına gösterecektir. Ezilen halkların, bugün için ellerindeki tek güç, örgütlenmek ve örgütlü mücadele etmektir. Sularımızı, yaşamımızı ve geleceğimizi kurtarmanın tek yolu da budur. Direnecek, mücadele edecek ve suyumuzu, geleceğimizi onların ellerine teslim etmeyeceğiz! 

- Başaramayacaksınız izin vermeyeceğiz!..

- HES‘ler, Nükleer santraller, Termik santraller, madenler, çimento fabrikaları, atık yakma tesisleri doğamızı ve yaşam alanlarımız yok eden yatırımlardır, izin vermeyeceğiz!..

- Tarımsal sulamadaki özelleştirmelere izin vermeyeceğiz!..

- Kontörlü (ön ödemeli) su sayacı ile suya erişimimizi kısıtlayan halkı yoksullaştıran uygulamalara izin vermeyeceğiz!..

- Halkın sağlıklı yeterli temiz ve ücretsiz su hakkını yok edenlere izin vermeyeceğiz.

- Endüstriyel tarım ile GDO‘lu üretime izin vermeyeceğiz!..

 Bizim için yaşanmaz hale getirdiğiniz ülkemizi sizin için barınamaz hale getireceğimizi söylüyor ve uyarıyoruz!..

Ülkemizin ve Ortadoğu halklarının suyunu yönetemeyeceksiniz!..

İzin vermeyeceğiz!..

 SUYUN TİCARİLEŞTİRİLMESİNE HAYIR PLATFORMU"diyerek kamuoyu ve halkımızı bilgilendirler.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak," Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu" nun bileşeni olarak, Dünya Su Konseyi‘nce ısrarla vurgulanan "suyun değerinin piyasada belirlenmesi" girişimini, yalnızca teknik bir ayrıntı olarak düşünülmesi yerine insanlar ve ekosistem üzerindeki yansımaları bakımından analiz edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Tıpkı bütün diğer metalarda olduğu gibi, suyun değerinin piyasada belirlenmesi için de ölçülebilir ve depolanabilir bir su arzının söz konusu olması ve suyun çıkarımı ve iletimi süreçlerine sermaye ve emeğin dahil olması gerektiğini, aynı zamanda, yer altı sularının aşırı miktarlarda çekilerek yerüstünde biriktirilmesi, akarsuların üzerine sayısız baraj inşa edilerek ekosistem dengesinin bozulması, su ve bağlantılı bütün üretim süreçlerinde fiziksel emek sömürüsü artarken işsizleşme ve yoksullaşmanın daha çekilmez boyutlara ulaşması ve dünyanın hızla çölleşmesinin ülkemiz için yok oluş olduğunu bir kez daha söylemek istiyoruz.

Temiz suyu giderek daha da kıtlaştıracak olan bu süreç, sürekli artmak zorunda olan sermaye yatırımları dolayısıyla su fiyatlarının halkın erişemeyceği boyutlara ulaşmasına yol açacak ve çalışan sınıfların daha da yoksullaşması, suya erişimlerinin daha da zorlaşması kaçınılmaz hale geleceğini bir kez daha kamuoyu ile paylaşmayı mesleğimizin adına borç biliriz.

 

 

Okunma Sayısı 938