TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

Nasıl Bir Türkiye Istiyoruz?

GENEL MERKEZ
23.11.2011 (Son Güncelleme: 23.11.2011 14:55:15)

Dünya kapitalizminin Küreselleşme adı altında sürdürdüğü saldırılarla tüm yeryüzü; eşitsizlikler, savaşlar, işgaller, göçler, açlık, yoksulluk ve ekolojik yok oluşlarla bir felakete doğru sürüklenmektedir.

TMMOB PEYZAJ MİMARLARI ODASI

"NASIL BİR TÜRKİYE İSTİYORUZ?"

  

Dünya kapitalizminin Küreselleşme adı altında sürdürdüğü saldırılarla tüm yeryüzü; eşitsizlikler, savaşlar, işgaller, göçler, açlık, yoksulluk ve ekolojik yok oluşlarla bir felakete doğru sürüklenmektedir.

Küreselleşmenin rüzgârları artmaya başladıkça, bu kavramın aslında  yüzyıllardır bilinen "sömürgeleştirme" ve "emperyalizm" kavramlarının güncel ifadesinden başka bir şey olmadığı görülmektedir. Küreselleşmenin faturası insanlığın büyük bir bölümünü yoksulluğa-sefalete iterken, kapitalist dünya  ekonomisi ise;  insan varlığının ve üretiminin tamamen meta ilişkileri üzerinden tanımlanması, bizzat insan varlığını nesnelleştirerek/değersizleştirerek bir dışlama mekanizması yaratmakta, emekçilerin tarihsel süreçte elde ettikleri hakları ellerinden almakta ve bunu her geçen gün derinleştirmektedir. Bugün bütün dünya insanlığı, kapitalizmin uygarlık, refah ve demokrasi masallarına karşın vahşet dönemini yaşamaktadır. Bugünü ve geleceği büyük bir kuşatma altına alınan dünya halkları köleleştirilmek istenmektedir.

Liberal demokrasi, piyasa ekonomisi, yerelcilik, sivil toplumculuk, özel alan, rekabetçilik, bilgi toplumu ve bilgi çağı vb. kavramlarla aslında sermayenin saldırısını gizlemeyi hedefleyen küreselleşmenin ideolojik saldırısının amacı, insani tarihin öznesi olmaktan çıkarmak ve piyasanın kurallarına teslim olmaktan başka bir seçeneğinin olmadığına inandırmak amacını, taşımaktadır.

Borçlarını ödeyemez duruma düşmüş az gelişmiş ülkeleri, kapitalizmin kurumları olan IMF ve Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü adına uyum programları denilen programlarla teslim almaktadır.

Ve... Türkiye... Tüm ekonomi politikalarını, Küreselleşme doğrultusunda belirleyen Türkiye, kapitalizmin kurumlarından olan IMF, DB ve DTÖ‘ nün tercih ve  direktiflerine göre almaya başlar ve son yıllarda da en büyük teslimiyeti yaşanmaya başlanmakta ve ülke kaynakları acımasızca özelleştirilmektedir.

Milyonlarca insanımız eğitim, sağlık, barınma, eğitim gibi temel hak ve ihtiyaçlarından yoksun bırakılırken, kamu varlıklarımız özelleştirmelerle yerli ve yabancı sermayeye teslim edilerek çalışanlar işten atılmakta,  kamu hizmetleri taşeronlaştırılmakta, doğal ve toplumsal kaynaklarımız sermayedarlara aktarılmakta ve her beyin alınıp satılabilir  bir meta haline geldiği bir sistem kurulmakta/muştur. İnsanları, gelecekleri konusunda umutsuz bırakmak ve dirençlerini kırmak, soygun, talan ve sömürüyü meşrulaştırmak için yapılmaktadır.

Devletin, üretim ve hizmetler alanındaki kamusal etkinlik alanından tamamen çekilmesi, özelleştirmeler, bütçe açıkları, ihaleler, banka operasyonları ve sonuç: para, faiz ve emek karşıtı politikalar... Emeğin üretimi ile değil, paranın üretimi ile ilgilenen bir ekonomi politikası...

İstihdam, sosyal güvenlik, eğitim, sağlık ve doğal-kültürel tüm varlıklarımız üzerindeki korumacılığın kaldırıldığı, finans ve ticaretin liberilizasyonu, yerelleşme ve kamusal alanlarımızın özelleştirildiği,  işçilerin, emekçilerin ve ezilenlerin ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamdan tümüyle dışlandığı, sermayenin soygun, vurgun ve yağmasının mekânı haline getirilen Türkiye, tam bir yeni sömürgeleşme sürecine sokulduğu bu gün için ve seçim atmosferinin solunmaya başlandığı süreç için "Nasıl Bir Türkiye istiyoruz",  "Nasıl Bir Türkiye‘de Yaşamak İstiyoruz" u söylemek aslında tüm toplumun düşünmesi ve dile getirmesi gereken bir toplumsal sorumluluktur aslında...

Ülkesinin kamusal alanlarından başka bir sorumluluk alanı olmayan, doğal ve kültürel tüm varlıklarının koruyarak- kullanım ilkeleriyle planlayarak tasarlayan ve bu alanlardaki toplumsal sorumluluklarının bilincinde olan bir meslek disiplini olarak... Ülkesinin geleceğine ve tüm toprak ve kaynaklarına  sahip çıkmak adına  sorumluluk hissettiğimiz toplumsal duyarlılık adına  TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak diyoruz ki:

Sermayenin Egemenliği altında ezilen insanların  kaynaklarının sömürülmesi amacıyla uygulanan şiddet ve Savaş politikalarına karşı barış, özgürlük ve insan haklarının var olduğu,

Ülkemizin tüm kaynaklarının memleketimiz ve yurttaşlarımız çıkarlarını gözeten politikaların üretildiği,

Kapitalist politikaların baskın özelliği olan ayrımcı, şoven uygulama ve yaklaşımların bütünüyle tasfiye edildiği,

Ülkemiz, topraklarının bütün üretim Araçları ile yer altı, yer üstü kaynaklarının ve doğal ve kültürel varlıklarının kamu mülkiyetinde olduğu,

Devletin her yurttaşı kapsaması hedefini göz önüne alarak, devlet mekanizmasının etkili ve üretken olmasını sağlayacak politikaları geliştirdiği, devlet-toplum ayrımının bu biçimde ortadan kaldırıldığı,

Ekonominin temel amacı, tüm toplumun her kesiminin refah içinde yaşaması, yurttaşların yaşama koşullarının her geçen gün iyileştirildiği,

Ekonominin bağımsızlığı,  sömüren dünyanın bir parçası olmaktan çıkmanın  sağlandığı, dış ticaretin yalnız devlet eliyle yürütüldüğü,

Ekonomik yapıda üretilen tüm zenginlik, toplumun kolektif gereksinimleri için emekçilere eşit, gerçek ücret olarak geri döndüğü, ekonomide çalışabilir durum ve yaştaki tüm yurttaşlara iş güvencesi ve çalışma hakkı sağlandığı, yaşlılar ve emeklilerin devletin güvencesi altında olduğu,

Sendikalaşma ve grev hakkının, tüm emekçileri kapsayan bir biçimde yasalarla güvence altına alındığı,

Tarım emekçilerinin, özgür, kolektif çiftliklerde kamu mülkiyetine uyumlu üretimde bulunabildiği, tarımsal üretimde dışa bağımlılığa son verildiği,

Ekonomik politikaların kent - kır arasındaki ayrımların azaltıldığı... Üretim sürecinde ortaya çıkan her tür yabancılaşmaya, özellikle işçi-makine, işçi-ürün yabancılaşmasına karşı önlem altındaki

Sanayileşme ve kalkınmada, Türkiye‘nin yeterli düzeyde sahip olduğu kaynaklara (madenler, toprak, enerji, nitelikli emek gücü) dayalı politikaların üretilip, ülke ekonomisinin dışa bağımlılığına son verildiği,

Eğitimin, bütün aşamalarında eşit, parasız sunulan kamusal bir hizmet olarak toplumun çıkarları doğrultusunda yeniden örgütlendiği... Eğitimin özelleştirilmediği,

Eğitim sisteminin yeniden doğru bir şekilde düzenlenerek,  eğitimin her aşamasında geleceğimiz olan öğrencilerin yetenek ve yaratıcı gücünü ortaya çıkartan, geliştiren, bilimsel içerikli,

Eğitimin okul öncesinden başlayarak ilk ve orta eğitim dâhil tüm üniversitelerde özgür ve katılımcı bir sistemin oluşturulduğu, sanatın başat olduğu bir ilköğretimin olduğu,

Siyasette oy toplamak adına ülke ihtiyacına bakmaksızın ve altyapısı oluşturulmaksızın her gün yeni üniversite ve bölümlerin açılmadığı,

Planlama, bilimsel ve teknolojik birikimin toplumun yararına kullanıldığı,

Hukuk sistemimizin yeniden düzenlenip daha hızlı bir şekilde hakça ve adaletli bir şekilde tüm vatandaşlara eşit olduğu,

Siyasetçilerin çıkarları uğruna, kamu kaynaklarından, bakanlıklardan, yerel yönetimlerden elini çekmeleri, devlette kadrolaşmanın engellendiği,

 Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmediği, bunun bir kamusal hizmet olduğu,

Çocukların bakımı, beslenmesi, sağlıklı bireyler olarak gelişimi ve eğitiminin devletin güvencesinde olduğu,

Engellilerin eğitim ve üretim süreçlerine ve toplumsal yaşama katılmalarının sağlandığı,

Kültürel ve tarihsel miras korunur ve tüm halkın erişimine açıldığı,

Bilim ve teknolojinin sömürüyü artırmak amacıyla ya da sömürünün artmasına izin verdikleri ölçüde geliştirilebildiği, metalaştırıldığı, geniş kitlelere yabancılaştırıldığı koşulların sona ermesi... Bilimsel faaliyetlerin toplumun bütünsel çıkarları doğrultusunda yürütüldüğü,

Çevre ve kültür değerlerinin, ticari birer meta olmaktan kurtarılarak devlet tarafından korunduğu ve tüm toplumun kullanımına açıldığı, kıyıların, ormanların, doğal ve tarihsel  zenginliklerin sadece ve sadece topluma ait olduğu,

Sanayileşme ve kentleşme politika ve uygulamalarında çevre ve insan sağlığının korunması öncelikli olarak gözetildiği,

Çevre politikasının belirlenmesinde ve somut uygulamalarda toplumun bütününün ve ilgili toplulukların örgütlü biçimde yer aldığı, ekonomik, sosyal ve kültürel açılardan kentlerin kırlara karşı göreli üstünlüğünden kaynaklanan eşitsizliklerin giderilmesi doğrultusunda afetlerin yıkıcı etkilerini yok etmek için gerekli kaynakların ayrıldığı

Kentlerde toplu taşımacılık yaşama geçirildiği ve kamu hizmeti olarak sürdürüldüğü,

Demokratik kitle ve sivil toplum örgütlerinin toplumsal görev ve sorumluluklarını hiçbir zaman unutmadan etik, doğru, ilkeli çalıştığı... Ülke kararlarında söz sahibi olabildiği... Toplumsal bilinçlendirmeyi sağlayarak, toplumun her kesimine ulaşabilecek doğru bilgiyi veren,

  

--BİR TÜRKİYE İSTİYORUZ--

 

 

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası

7. Dönem Yönetim Kurulu

Okunma Sayısı 1513