TMMOB Peyzaj Mimarları Odası
TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası
UCTEA CHAMBER OF LANDSCAPE ARCHITECTS

Pmo Genel Merkez'den Basın Açıklaması "2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü"

GENEL MERKEZ
02.02.2007 (Son Güncelleme: 23.02.2007 18:06:44)

Sulak Alanlar; ekolojik doğal döngü zincirinin en önemli halkasıdır. Çünkü sulak alanlar flora ve faunanın, yaşam...

Peyzaj Mimarları Odası 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü‘ nde yaptığı basın açıklaması ile kamuoyunu "küresel ısınma ve kaybolan sulak alanlar" için uyardı. Genel Merkezde yapılan basın açıklamasını Oda Genel Sekreteri Redife KOLÇAK yaptı. Basın Açıklamasını çok sayıda basın mensubu izledi.

Genel Merkezle eşzamanlı olarak şube ve temsilciliklerimiz de faaliyette bulundukları ilde basın açıklaması gerçekleştirdi.

 

BASINA VE KAMUOYUNA

02.02.2007

  "KÜRESEL ISINMAYI DUYMAZLIKTAN GELENLERİ UYARIYORUZ..."

                   Bugün..... 02 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü....

Sulak Alanlar; ekolojik doğal döngü zincirinin en önemli halkasıdır. Çünkü sulak alanlar flora ve faunanın,  yaşam ortamlarıdır, yeryüzündeki su rejiminin merkezidir.. Zincir halkasından birini kopardığınızda doğal döngü de ortadan kalkacak ve yaşam sıfırlanacaktır.

Sulak Alanlar, ekonomik bir değerdir. Sulak alanların kaybı, çevresinde yaşayan yerel halkın geçim kaynağını da yok edeceğinden ülke insanının geleceğini tehdit edecektir.

Sulak Alanlar, uygarlıkların beşiğidir. İlk uygarlık gelişimi olan Mezopotamya ve Anadolu‘daki ilk yerleşimler sulak alanlar çevresinde kurulmuştur ve tarihsel önemleri vardır.

Sulak Alanlar, taban sularının zenginleşmesini sağlar. Dünya‘nın %70‘i su olmasına karşın tüm dünya için içilebilir su miktarı, kaynakların %1‘idir.bu ilimsel gerçekler ortada iken sulak alanlarımızdaki su kaybının taban sularımızın da yok oluşunu tetikleyeceği unutulmamalıdır.

Sulak Alanlar, su baskınlarını engeller. Doğal olarak bizlere sunulmuş olan ve taşkın kontrolü görevini üstlenmiş alanlarımıza sahip çıkmalıyız.

Sulak Alanlar, turizm gelir kaynağıdır. Son yıllarda tüm dünyada gelişen ekolojik turizm (Ekoturizm) bir olgu haline gelmiştir. Sulak alanların korunmasının ülke ekonomisindeki vazgeçilmezliğini unutmamalıyız.

Sulak Alanlar, rekreasyon alanlarıdır. İnsanlarımızın doğayla içiçe olabileceği, dinlenme ve eğlence alanlarını ellerinden almak kimsenin tekelinde olmamalıdır.

Hızlı nüfus artışı ve kişi başına düşen tüketim miktarındaki olağanüstü artış, plansız sanayileşme ve ranta yönelik alınan politik kararlar, hükümetlerin ve insanların doğal kaynaklar üzerindeki baskısını arttırmakta, sonuçta yaşam kalitesinin düşmesine ve doğal alanlarımızın yok olmasına neden olmaktadır.

Ülke kaynak değerlerini ekonomik gelişmeler uğruna yanlış enerji politikalarıyla yapılan günü kurtarma çalışmaları, azalan değerlerimiz sulak alanlarımızı tehdit etmektedir. Sulak alanları sadece ve sadece yaşam ortamları olmaları bakımından sulak alan oldukları için korumak lazımdır. Aksi takdirde doğa, acımasızlığını gün be gün olası felaketlerle göstermeye devam edecektir.

Bugün su dengesine yapılan herhangi bir müdahalenin, örneğin, barajların iklim değişikliğine ne denli etkisi olduğu bilinemeyebilir. Fakat bu gidişle yüzyıl sonra ne olacağını kestirmek için ulema olmaya gerek yoktur.

"Türkiye‘de son 50 yıl içerisinde kurutma, taşkın önleme, doğal su rejimine müdahale (sulak alanları besleyen su kaynakları üzerine barajlar yapılması veya sistemden aşırı miktarda su alınması gibi), kirlenme, sürdürülebilir olmayan balıkçılık ve avcılık, yabancı türlerin aşılanması gibi nedenlerle büyük sulak alan kayıpları yaşanmıştır. Su ve arazi kullanım plan ve programlarını geliştirenler arasında, kurutulan sulak alanlarda yaşanan olumsuzlukların farkında olmayan ve hala sulak alanların kurutulmasında toplum yararı olduğunu söyleyenler vardır.

Bu nedenledir ki son on yıl içerisinde Türkiye‘de sulak alanların doğrudan kurutulmasını öngören projeler uygulanmasa da sulak alanları besleyen suların tamamı barajlarda tutulduğu veya yüzeysel su kaynakları havza dışına tahliye edildiği için içlerinde Sultan Sazlığı ve Seyfe Gölü gibi 1994 yılında Ramsar Sözleşmesi listesine dahil edilmiş olan alanların da bulunduğu uluslararası öneme sahip çok sayıda sulak alan (Ereğli Sazlıkları, Eşmekaya Gölü, Akşehir Gölü, vb.) bugün kurumuştur. Yine bu nedenle; pek çok sulakalanda taban suyu düştüğü için ekolojik denge bozulmuş, çevresinde yer alan ve sulak alan ekosisteminin en önemli öğeleri olan sulak çayırlar, tatlı su bataklıkları, sazlıklar yok olmuş; özellikle Orta Anadolu‘da çölleşme süreci başlamıştır. Küresel ısınmanın önüne geçebilecek en önemli kriter böylece ortadan kaldırılmış olmakta ve insanlığın sonu hazırlanmaktadır.

Dünyanın kaynakları sınırlıdır. Hayal edebileceğimiz en ileri teknolojiler bile yeryüzü kaynaklarını arttırmaya olanak tanımayacaktır. Doğal kaynakların hiç tükenmeyecekmiş gibi kullanılması, aslında yaşamla oynanan bir kumardır.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak, yetkilileri göreve çağırıyoruz.

Sulak alanlar kurutulmamalı/kurumaya bırakılmamalıdır.

DSİ‘nin halihazırdaki icraatlarıyla sulak alanlar kurutularak, tarıma açılmaktadır. Bir değerinizi yok ederek başka bir değere ulaşamazsınız.

Yine DSİ, ülkenin doğal ve parasal kaynaklarını verimsiz kullanan bir kurum izlenimine devam etmektedir. Ekonomik fizibilitesi ve çevresel değerlendirmesi sağlıklı yapılmadan hazırlanmış pek çok baraj ve sulama projeleri, Türkiye‘deki doğal alanların karşı karşıya olduğu en temel sorundur.

DSİ‘nin çalışma programında acilen reform yapılması gerekmektedir.

Hükümetlerin ve yerel yönetimlerin yapılacak/planlanacak işe göre eleman istihdamının olması, ülkemizi yanlış hedeflere ve sonuçlarının ağır ödeneceği gelişmelere neden olmaktadır.

Gediz Deltasında olduğu gibi.

Gediz Deltası doldurularak imara açılmış ve konut yapımına izin verilmiştir.

Hükümeti ve DSİ‘yi sulak alan dostu olmaya çağırıyoruz

Hükümeti sulak alanlarımızın korunmasıyla ilgili imzaladığı Ramsar Sözleşmesine sahip çağırıyoruz.

Yerel yöneticileri doğru planlar yapmaya davet ediyoruz.

 Sadece İstanbul‘da yaşananlara baktığımızda, yanlış planların ve siyasi kararların  temel  havza alanlarındaki kirletici yapılaşmalar ve yerleşimlerin su varlığımız üzerindeki tahribatların geriye dönüşümsüz elimizden gittiğini defalarca haykırdık.  Havza yerleşimlerindeki  büyük miktardaki  nüfus çevre düzeni planında yok sayılmış, bu konu ile ilgili hiçbir çözüm önerisi, hiçbir  planlama kararı getirilmemiştir. Bu yerleşimlerin yer aldığı alanlar için sadece "rehabilite edilecek" demek yeterli değildir

2. Boğaz Köprüsü ve Ömerli, Elmalı, Büyükçekmece İçme Suyu Havzalarını boydan boya kateden, hatta Büyükçekmece Gölü ve Elmalı Barajı‘ nın üzerinden geçen TEM‘in geçirilmesi ile İstanbul‘un içme suyu havzaları, otoyol, sanayi, evsel kirlilik ve yoğun yapılaşmanın yarattığı akıl almaz bir kirlilikle yüz yüze gelmiştir.

Verdiğimiz örnekler ülkemizde yaşadıklarımızdan sadece birkaç örnek.

Küresel ısınma ile mücadelede 3 etkin yöntem var.Yeşil alan miktarını arttıracaksınız, tarımsal alanlarınızı koruyacaksınız ve en önemlisi sulak alanlarınızın deforme olmasına izin vermeyeceksiniz.Yaşamsal sürecte, geleceğe karşı sorumlu olduğumuz gerçekliğindenden hiç ayrılmadan  siyasi otriteye bu sorumluluğunu vazgeçmeden hatırlatmaya ve mücadeleye devam edeceğiz.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası, ekoloji veri tabanlı fiziksel plan yapabilen tek meslek grubu olarak Hükümeti ve yetkililere; Doğal tüm varlıklarımızın korunarak-kullanıma açılması ve tüm doğal ve kültürel değerlerimizin koruma  ve sürdürülebilirlik ilkelerine uyan planlar yapılması konusunda takipçisi olacağımızı duyururuz. .

            TMMOB

Peyzaj Mimarları Odası

 

 

YORUMLAR

Yorumlar moderator kontrolünden geçmektedir. e-Posta adreslerinin gerçekliği kontrol edilir

Toplam 0 adet.

YORUMLAR BÖLÜMÜNÜN KURALLARI:
Yazılan tüm yorumlar moderator kontrolünden geçmektedir. Moderator yorum yazanlara veya üçüncü kişilere hakaret ya da bu kişilerle ilgili küçültücü sözler içeren yorumları yayına uygun görmez ve siler. Sayfanın niteliğine göre tüm yorumlar moderator kontrolunden geçerek yayınlanıyor olabilir. Bu durumda yorumlarınız anlık olarak yayına girmez. Yine de yayına girmiş olsa dahi moderator daha sonra aynı yorumu yayından kaldırabilir. Moderator kontrollu yayın niteliği taşımayan forumlarda yazılan yorumlar anlık yayına girer fakat moderator yayınının devamında sakınca gördüğü yorumları yayından kaldırabilir. Yazılan yorumların güvenilirliğini artırmak amacıyla yorum yazana ait e-posta adreslerinin gerçekliği kontrol edilebilir. Bunun için e-posta adresine kontrol bağlantısı içeren e-posta gönderilir ve bu bağlantıya tıklanılması beklenir. Forumlarda yazılan yorumların kamu düzenini bozucu, genel ahlaka aykırı, başkalarını rahatsız edici ve yasalara aykırı olmaması çok önemlidir. Yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.


Okunma Sayısı 2107
Fotoğraf Galerisi